DEĞİŞİMİN ÇOCUĞU, ŞİRİNCE
Yazı ve  Fotoğraflar: Ömer Kokal
      

 

Anadolu’nun en zengin ve görkemli antik kentlerinden biri olan Efes, bu zenginliğini önemli ölçüde limanına borçluydu. İon Birliği’nin bu muhteşem kenti, Ege Denizi’ndeki yerleşimlerden gelen malları Anadolu’ya, Anadolu’nun zenginliklerini de Ege Denizi’ne taşıyan gemilerin ödediği vergilerle uzun yıllar zenginlik içinde yaşadı. Suyla gelen bu zenginliğin sonunu yine su hazırladı. Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar, zamanla Efes’in denizle olan bağlantısını kesti. Bir zamanların zengin liman kenti, artık denize uzaktan bakar olmuştu. Alüvyonlar Efes’ten sadece suyu uzaklaştırmakla kalmamış; parayı, dolayısıyla da zenginliği de uzaklaştırmıştı. İşte bu yoksulluk yıllarında Efes’ten ayrılan bir grup insan, bugün Şirince’nin bulunduğu yerde bir yerleşim kurdu. Bu yerleşim “Dağdaki Efes” olarak adlandırıldı. O günden sonra çok defa değişen adı, geçtiğimiz yüzyıl haritalarında Kırkıca ve Kırkınca olarak geçer. Ancak adları arasında öyküsü en ilginç olanı Çirkince’dir. Anlatılanlara göre geçmişte burada yaşayanlar Selçuk’a indiklerinde köyünüz nasıl diye soranlara; “çirkince” cevabını vermişler. Köylerinin güzelliğini insanlardan saklamak için kullandıkları bu tanımlama zaman içinde köyün adı oluvermiş. Ve köy, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, dönemin İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa’nın ziyaretine kadar da bu adla anılmış. Köyün güzelliğini gören Vali bu adın buraya uygun olmadığını söyleyerek köyün adını Şirince olarak değiştirmiş. Ancak adının değişmesi Şirincelilerin kaderini değiştirmemiş, onların kaderini nüfus değişimi, yani mübadele değiştirmiş. Hem gidenlerin hem de gelenlerin, kaderleriyle birlikte yaşamları da değişime uğramış. 30 Kasım 1923 tarihinde Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan mübadele anlaşması sonucu Şirince’de yaşayan Rumlar Yunanistan’ın çeşitli bölgelerine giderken, Selanik, Manastır gibi kentlerden gelen Türkler de Şirince’ye yerleşmişler. Hayatlarını tütüncülük yaparak kazanan Selanik ve Manastır’lı Türklerin birçoğu, burada yetişen zeytin ağaçlarından gerekli verimi alamayınca Şirince’yi terketmiş.

Şirince yeniden keşfedildi…
Selçuk’a sadece 8 kilometre mesafede olmasına rağmen uzun yıllar sessizce yaşamını sürdüren Şirince, son yıllarda yeniden keşfedildi. On yıl öncesine kadar çarşısında neredeyse yemek yenecek yer olmayan, konaklama olanağının pek kısıtlı mekânlarda yapılabildiği Şirince, bugünlerde gurmelere hitap edebilecek restoranlardan, içinde hamamı, jakuzusi bulunan pansiyonlara kadar pek çok farklı seçenek sunabiliyor.
Eğer Şirince’ye gidecek olursanız köyü gezmeden önce bugün Artemis Şarapevi olan eski ilkokul binasının bahçesinden köyün genel manzarasına uzun uzun bakın. Birbirinin güneşini ve manzarasını kesmeden terasa sıralanmış beyaz evleri, heybetli kiliseleri, dar sokakları ile sizi ilk bakışta etkisi altına alıyor. Ancak bu görünen güzelliğin, köyün görünmeyen geçmişiyle daha çok anlam kazanacağını da unutmayın. Bu nedenle ya Şirince’ye gelmeden önce ya da burada kaldığınız günlerde iki kitaba mutlaka göz atın. Bu kitaplardan biri, mübadele sonrası yaşadığı toprakları çocuk yaşta terkeden Aydın’lı yazar Dido Sotiriou’nun yazdığı “Ölüler Bekler” romanı. Diğeri ise Gümülcine doğumlu ünlü öykücümüz Sabahattin Ali’nin “Sırça Köşk” adlı öykü kitabı. Bu kitapta yer alan “Çirkince” adlı öykü, Şirince’yi ve yaşadıklarını daha iyi anlamak isteyenler için çok uygun. Bakın Dido Sotiriou geçmişteki Şirince’yi nasıl anlatmış: “Kendi arazisinin efendisiydi her köylü. İki katlı bir evi vardı köyde herkesin. Ayrıca ceviz, badem, elma, armut, kiraz ağaçlarıyla ve sebze bahçeleriyle çevrili, yazlık bir evi vardı. Ve hiç kimse bahçesini çiçeklerle donatmayı ihmal etmezdi. Ve dört bir yandan fışkıran akarsuların ne kış, ne yaz kesilmezdi türküsü... Buğdayla arpa yetiştiği vakit, tarlalarımız altın yaldızlı bir denizden farksız olurdu. Bizimkiler gibi verimli, dalları ürün bolluğundan yerleri yalayan, özsuyu dolu, yusyuvarlak, simsiyah, pırıltılı zeytinli ağaca başka bir yerde rastlayamazdınız.” Günümüzde yaşayanları değişmiş olsa da Dido Sotiriou’nun anlattığı Şirince’de o günlerden bugünlere pek az şey değişmiş. Hâlâ iki katlı evleri çok güzel, hâlâ toprakları son derece bereketli, hâlâ suyu bol...

Yüzyıllık tarihi evler
Şirince’nin karakterini oluşturan ve her biri en az yüz yıllık olan tarihi evler, burada göze çarpan ilk şey. Genellikle iki katlı olan Şirince evlerinin alt katlarında küçük ve az sayıda pencere bulunuyor. Üst katları ise çok pencereli ve geometrik bir düzenlemeye sahip. Bir Şirince evinin cephesine bakarak oda sayısını anlamak mümkün. Her odada en az iki pencere kullanılıyor, eğer evin pencere sayısı çoksa karşımızda çok odalı büyük bir ev var anlamına geliyor. Odaların pencere kenarlarında bulunan sedirlere oturup dışarı baktığınızda, Şirince’nin pitoresk görüntüsü önünüze seriliyor. Hiçbir ev bir diğerinin manzarasını ve güneşini engellemiyor. Böylece evlerin odaları günboyu iyi ışık alabiliyor. Odalarda bulunan şömineler geçmişte ısıtma amacıyla kullanılırken şimdilerde dekoratif amaçlarla kullanılıyor. Şirince’de bulunan iki kiliseden biri restore edilerek ziyarete açılmış. Diğeri ise oldukça harap durumda ve her geçen gün yok olmaya doğru gidiyor. Sağlam durumda olan Vaftizci Yahya Kilisesi, 1805 yılında inşa edilmiş. Kilise yapılırken, Efes antik kentinden ve Aydınoğulları döneminden malzemeler kullanılmış. Bu parçalardan en ilginç olanı giriş kapısının hemen üstündeki ahşap sundurmanın altında kalan, mermerden yapılmış sakallı bir erkek başı. St. Demetrius Kilisesi ise çökmüş çatısı ve yıllardır onarım görmeyen yapısıyla doğanın ve zamanın tahrip edici etkisine terk edilmiş. Şirince’nin geçmişteki ilkokulu olan binadan başlanarak köyün iki kilisesiyle süren Şirince gezisi, tarihi evlerin arasındaki taş döşeli sokaklardan devam ederek çarşıda son buluyor. Şirince’nin yamaçlarının buluştuğu noktada yer alan bu küçük çarşıda hediyelik eşya satan dükkânlar, şarapevleri, restoranlar ve köy kahveleri yer alıyor. Şirinceliler çarşıda açtıkları tezgâhlarda kendi yaptıkları elişi ürünlerle birlikte mevsimine göre köyde yetişen ceviz, badem, zeytin ve zeytinyağı gibi ürünler de satıyorlar. Şirince denince ilk akla gelen ürün olan şarap çeşitlerini de yine çarşıdaki dükkânlarda bulmak mümkün. Çeşitli meyvelerden ve farklı firmalar tarafından üretilen şaraplar, kalite olarak çok üstün olmasa da, Şirince’den eşe dosta götürülebilecek en uygun hediye. Lezzet bakımından Şirince’deki en doğru ürün ise zeytinyağı. Köylülerin ürettiği zeytinyağının yanı sıra çarşıda küçük bir dükkânı bulunan Oro firmasının zeytinyağları da son derece kaliteli. Şirince’nin sokakları arasında yapılan gezi sonrası çarşının kalabalığından ve alışverişten yorulduysanız, köyün meydanındaki bahçeli kahvehane dinlenmek ve yorgunluk kahvesi içmek için sizleri bekliyor. Özellikle tatilini Kuşadası, Çeşme, Didim, Bodrum gibi Şirince’nin yakınında bulunan bölgelerde geçirenler, mutlaka birkaç günlerini Şirince’ye ayırmalılar. Böylece söz konusu yerleşimlerin keşmekeşinden uzakta, doğanın ortasında sakin ve huzurlu birkaç gün geçirerek tatil içinde tatil yapma olanağı yakalayabilirler.

Ulaşım…
Şirince’ye ulaşmak için öncelikle Selçuk’a gelmek gerekiyor. İstanbul’dan Selçuk’a düzenli otobüs seferleri var. Ankara ve diğer büyük kentlerden ise İzmir üzerinden Selçuk’a ulaşmak mümkün. Selçuk’tan sadece 8 kilometre mesafede olan Şirince’ye gün boyunca yarım saat aralıklarla minibüsler kalkıyor. Ayrıca, İzmir havaalanı Selçuk’a 70 kilometre. Türk Hava Yolları ve Onur Air’in İzmir’e uçuşları var.
Pamukkale Turizm: 444 35 35.
THY: 444 0 849.
Onur Air: (0212) 662 97 97.

Konaklama…
Köyün içinde yer alan her üç mekân da, tarihi Şirince evlerinden dönüştürülerek pansiyon haline getirilmiş.
• Şirince Pansiyon: (0232) 898 31 63.
• Kilise Altı Pansiyon: (0232) 898 31 28.
www.kilisealti.com
• Selanik Pansiyon: (0232) 898 30 52.




Şirince Evleri

Asırlık Çınarlar
En az yüz yıllık geçmişleriyle Şirince’nin hüzünlü ve keyifli günlerine şahit olan evler bugün turizme hizmet edip, ziyaretçilere o günlerin anılarını fısıldıyorlar.

****

Antik Efes
Geçmişe yolculuk
Ege’nin tarihinde çok önemli yeri olan Efes, Şirince’nin tarihine de adını yazdırmış. Bölgeye gelip de onu görmeden, caddelerinde yürümeden dönmek olmaz.

****

Selçuk
Kesişen yollar
Kuşadası, Aydın, İzmir ve Tire gibi Ege’nin önemli yerleşimlerinin yollarının geçtiği Selçuk; St. Jean Kilisesi, İsa Bey Camii, Lokomotif Müzesi ve kalesi ile görülmeye değer.

***

Sanat Evi
Köyün rengi
Nurten ve Dündar Karagözoğlu çifti Emekli olduktan sonra yaşadıkları kentten ayrılarak Şirince’ye yerleşmiş ve bu güzel galeriyi açmışlar.
Tel: (0232) 898 32 66.

****

Oro Zeytinyağı
Altın sıvı
Şirince başta olmak üzere Ege’nin zeytinlerini işleyen firmanın ürünlerini çarşıdaki küçük dükkânlarında bulabilirsiniz.
Tel: (0232) 464 11 81.
www.oro.com.tr

***

Köyün kiliseleri
Hâlâ heybetli
1805 yılına tarihlenen Vaftizci Yahya Kilisesi mimarisi, freskoları ve detayları ile sapasağlam, ancak St. Demetrius Kilisesi bakımsızlıktan harap durumda.

****
Greek Kafe
Keyif durağı
Manzarası, Ege yemekleri ve dünya müziğiyle Şirince’nin en keyifli ve farklı mekânı…
Tel: (0232) 898 32 47.
www.sirinceguide.com

****

Ünal Pide
Köyde meyhane
İsmi her ne kadar pideci olsa da dekorasyonu ve mezeleriyle tam bir eski zaman meyhanesi olan mekân, Türk filmlerinin meyhanelerini çağrıştırıyor.
Tel: (0232) 898 30 42.

***

Artemis Şarapevi
Eski ilkokul
Geçmişte Şirince’nin ilkokulu olan taş bina, restore edilerek şarap öncelikli bir restorana
dönüştürülmüş. Tel: (0232) 898 32 40.
www.artemisrestaurant.com

***

Tresor Restaurant

Açık hava
Köyün içinde olmasına karşın, dışındaymış hissi yaratan açık havadaki mekânın mönüsünde “yumurtalı ot kavurma”, “cevizli kaşarlı erişte” gibi yöresel tatlar mevcut. Tel: (0232) 898 30 80.

***

Tepebaşı Gözleme
Gerçek Şirinceli
Şirinceli Pervin Teyze’nin elleriyle hazırladığı gözleme, mantı ve baklavanın nefis tatlarının yanında misafirperverliği de mekânın farkı...
Tel: (0232) 898 30 83.

***

Akşam Sefası
Köyün dışında...
Sevil hanım öğretmenlikten emekli olduktan sonra doğanın içindeki bu restoranı açmış. Ev yapımı şarap ve ızgara çeşitlerini burada bulabilirsiniz.
Tel: (0232) 898 32 12.

***

Nişanyan Evleri
Küçük Oteller
“Küçük Oteller” kitabını hazırlayan Müjde ve Sevan Nişanyan çiftinin mekânları rafine bir zevkin ürünü olarak döşenmiş. Bu zevk kahvaltıdan, hizmete kadar her alana yayılmış.
Tel: (0232) 898 32 09.
www.nisanyan.com

***

Kırkınca Evleri
Tarihin içinde
Her biri en az yüzyıllık dört evin odaları geleneksel olarak döşenmiş ve jakuzi, klima gibi modern ekipmanlarla donatılmış.
Tel: (0232) 898 31 33.
www.kirkinca.com

***

Kalehan Otel
Her yere yakın
Şirince’yle birlikte Selçuk, Efes, Kuşadası gibi yerlere de yakın olmak isteyenler için Kalehan Otel en uygun seçenek.
Atatürk Cd. No: 49 Selçuk.
Tel: (0232) 892 61 54.

***

Mine’s Haus
Köyevi
Münevver Bilgin de büyük kentten gelip Şirince’ye yerleşenlerden. Çarşının hemen yanıbaşındaki pansiyonu, ekonomik konaklamak isteyenler için ideal.
Tel: (0232) 898 30 16.

***

Le Jardin
Bahçe içinde
İsmi her ne kadar Fransızca olsa da mönüsü “kabak çiçeği dolması”, “şevketi bostan” gibi Ege’nin zeytinyağlı ot yemeklerinden oluşuyor.
Tel: (0232) 898 30 29.

**

Asmalıbağ Şarapevi
Meyvenin şarabı
Geleneğinde şarap olan Şirince’de bugünlerde üretilen şaraplara kefil olmasam da farklı meyvelerin şaraplarını denemek isteyenler burada aradıklarını bulabilirler. Şirince Çarşısı.


Bu makale Voyager dergisinde Eylül 2005 de yayınlanmıştır.
 
 

 


TatilDefteri.com


Sitedeki fotoğrafların tüm hakları ve sorumluluğu Ömer KOKAL'a aittir. Fotoğraf ve yazıların izin alınmadan kopyalanması, kullanılması
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu Site; 
                                   DESIGNED BY ErolSahin.COM (2005)
 

eXTReMe Tracker